|
|
WordReference tam bu tümceyi çeviremiyor ancak her bir kelimeye tıklayarak anlamını görebilirsiniz.
Aradığınız tam cümleyi bulamadık. "skip" için olan girdi aşağıda gösterilmektedir. Ayrıca bakınız: by
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025: | Temel Çeviriler |
| skip⇒ vi | (jump lightly) | hoplamak, zıplamak geçişsiz f. |
| | | hoplaya zıplaya yürümek geçişsiz f. |
| | | sekmek geçişsiz f. |
| | The little girl skipped happily down the street. |
| skip vi | UK (game, sport: jump rope) | ip atlamak geçişsiz f. |
| | The children skipped and played hopscotch on the playground. |
| skip [sth]⇒ vtr | informal (not attend, miss) | gitmemek geçişli f. |
| | (mecazlı, argo) | asmak geçişsiz f. |
| | I skipped the meeting because I was too busy. |
| | Toplantıya gitmedim çünkü çok işim vardı. |
| skip [sth] vtr | informal (omit) | atlamak geçişli f. |
| | My advice is to skip the second course, and leave room for the fish. |
| | Menüdeki ikinci yemeği atlayıp balığa yer bırakmanı tavsiye ederim. |
| skip [sth] vtr | informal (pass by) | atlamak, geçmek geçişli f. |
| | He skipped three chapters of the book. |
| | Kitapta üç bölümü okumadan atladı (or: geçti). |
| skip [sth] vtr | US, figurative (education: omit a grade) (okul) | sınıf atlamak f. |
| | My parents would not let their child skip third grade. |
| skip n | (bouncing walk) | sekme, sekerek yürüme i. |
| | She walked with a light skip, like a young girl. |
| Ek Çeviriler |
| skip n | (ricochet) | sıçrama, sıçrayış i. |
| | | sekme i. |
| | The child watched the skips of the rock across the surface of the water. |
| skip n | UK (large refuse container) | büyük çöp bidonu i. |
| Not: The closest US equivalent is an open-top Dumpster®. | | | The man tossed some rubbish into the skip. |
| skip⇒ vi | (misfire) (motor, vb.) | teklemek geçişsiz f. |
| | The engine skips sometimes when it's cold. |
| skip vi | (ricochet) | sekerek sıçramak geçişsiz f. |
| | The rock skipped on the ground three times. |
| skip [sth]⇒ vtr | figurative (avoid) (mecazlı) | kaçmak geçişsiz f. |
| | | kaçınmak, sakınmak geçişsiz f. |
| | When driving around here, it's hard to skip all the holes in the road. |
skip [sth],
also UK: skim [sth]⇒ vtr | (make ricochet) (taş, vb.) | sektirmek geçişli f. |
| | She skipped a flat stone over the surface of the pond. |
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025: Deyimsel fiiller
|
| skip over [sth] vtr phrasal insep | informal, figurative (dismiss, disregard) (bölümü, sayfayı, vb.) | atlamak f. |
| | Read chapter 2 and chapter 4, but skip over chapter 3. |
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
|
|